Yedinci Evdeki Uranüs
Uranüs 7. Evde
İnsanlık bazen hayatın gerçeklerine öyle duyarsız kalır ki, maceraların en gözükarası olan evlilik, onlar için genelde huzura kavuşmak diye tanımlanır ve evliliği böyle üstlenirler. Tabii ara sıra mucizelerin verimliliği örnek gösterilerek başarı kazanılır. Ancak, Uranüs bu evdeyken bir mucizenin gerçekleşmesi pek olası değildir. Bu sadece sosyal statünün çok üzerinde bir eş bulabilen maceraperest için iyidir.
Çünkü Uranüs'ün daima önemli bir yanı vardır. Bir şekilde temas edilen kişinin öyle ya da böyle ondan çok daha üstün olması gerekir. Böyle yapılan bir evlilik elbette mutsuz geçer. Zira Uranüs'ün aniliği ve her gittiği yerde çıkardığı rahatsız edici atmosfer, huzur ve mutluluk konusunda elverişsizdir. Tabii bu durumun istisnaları da olabilir.
Örneğin kişi bu evin gücünü iyi bir şekilde ağırladığında ve Uranüs açıları iyi durumda olduğunda, varlığını ve eşindeki Uranüs faktörünün bilimle alakalı olduğunu gösterebilir. Yeterli vasıflara sahip olmayan genç bir kadın, bazı bilim dallarında çalışan ünlü bir erkekle, zengin bir firmanın yöneticisiyle veya devlet memuruyla evlenebilir ve onun için ev işlerini çekip çevirebilir.
Fakat bunlar istisna olarak kabul edilir. Çünkü sorun çıkması kaçınılmaz olduğundan, pek çok durumda evliliği tamamen sekteye uğratabilir, nişan yapıldıysa atılmasına veya başka sorunların meydana gelmesine sebep olabilir. Konuyla ilgili en bilinen olay Kraliçe Elizabeth'in durumudur. Kendisi Tudor hanedanının son varisiydi ve evlilik onun için herkesten daha önemliydi. Oysa kraliçenin hükümdarlık tarihi, başarısızlıkla sonuçlanan evlilik görüşmesinin tarihidir.
Talihsiz evliliğe başka bir örnek Louis XVI ve Marie Antoinette evliliğidir. Eşi Uranüs gezegeniyle tanımlanır ve karakterindeki şaşırtıcı acayiplik, Fransız devriminin birtakım nedenlerini belirleyen faktördür. Bir başka örnek de Napolyon'dur. İlk evliliği boşanmayla sonuçlanmış, ikinci evliliğinde Uranüs'ün etkisi daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır. Çünkü Maris Louise Avrupa'nın en büyük prenseslerinden biriyken, o sadece Korsikalı bir maceraperestti.
Gerçi önemli ölçüde sosyallik olmuş ama bu düzensiz beraberlikte bir an bile mutluluğa rastlanmamış. Ondan beklenen siyasi kazanımlar da gerçekleşmemiş. Öyle ki, müttefik olarak bile yardım ederken hep zorluk çıkarmış. Tarih okurları veya Edmond Rostand'ın altı katılımcılık oyunu olan L'Aiglon'ın da aşina olduğu gibi, bir mirasçının sorusu hiç de öyle dostane bir şekilde cevaplanmamış.
Kişinin sanatçı olduğu ve yapısı gereği alışılmadık olana sempati duymaya hazır olduğu yerde, Uranüs'ün etkisi sebebiyle kötü niyeti kabul etmez. Mesela seçkin bir aktrisle evlenen Maurice Maeterlinck, mesleğinin onda sıra dışı bir şok etkisi yapmadığı gibi, bundan rahatsız olması için de bir sebep olmamış. Bu mesele Fransız toplumuna göre skandal olabilir ama bunu bir noktaya kadar değerlendirmek gerekir.
Okurlar da Marcel Schwob'ın yalnızca mesleği gerekçesiyle III. Paris'in en çekici ve yetenekli kadınlardan biriyle olan evliliğinin neden olduğu meseleleri hatırlar. Uranüs'ü ev çizgisinde yani evin eşiğinde olan Thomas Henry Huxley'in evliliğiyle ilgili sorun çıkaran burç olmadığına dair tüm bunlara itiraz edilebilir. Ama Yedinci Evi, Venüs ve Jüpiter'in 60 derecelik açısıyla birleşerek takdire şayan bir değer kazanır.
Kendini bilime bu kadar adayan bir insan söz konusu olunca, Uranüs'ün etkisi halkla olan ilişkiler ve evin sağladığı diğer faktörler gibi evlilik üzerinde net olmayabilir. Nitekim etkisi fırtınalı olur. Bu konularda kişinin zirveye yükselmesine de neden olur ama kariyeri asla pürüzsüz olmaz. Kaldı ki, Huxley ve Blavatsky, hayatlarının neredeyse büyük bir kısmını dünyayı sarsabilen tartışmalar içinde geçirmişlerdir.
Maurice Maeterlinck, pek tartışmaya açık olmasa da Max Nordau'nun zamanından bugüne kadar birçok kez saldırıya maruz kalırken, aynı yorum J.P. Morgan için de geçerlidir. Napolyon ve Kraliçe Elizabeth'in dış politikası savaşmaktı. Her ikisinin de hayatları boyunca umutsuzca bir maceraya atılmadıkları dönem neredeyse hiç olmadı. Kraliçe Elizabeth aynı zamanda kız kardeşinin hükümdarlığı esnasında her bakımdan tutsaktı.
Uranüs'ün buradaki varlığının bazen eşinin veya muhtemelen iş ortağının ani bir kaza geçirmesine, hatta vefata kadar giden bir duruma neden olduğu ortaya çıkabilir. Öte yandan, gerekli gözden geçirmeyle birlikte daha önce belirtilenlerin tümü geçerli olabilir. Bu bireyin çeşitli iniş çıkışlardan sonra ayrılması yüksek ihtimal dahilinde olan bir beraberlikte baskın figür olması da bir gerçektir.
Uranüs'ün erkek üzerinde Ay'dan, kadında Güneş'ten etkilenmesi, talihsizlik içeren açılardan veya geçişlerden kaynaklanan bir sorundan dolayı acı çekmesi yüzünden, eşinin aniden veya kötü bir şekilde vefatıyla sonuçlanan bir durum meydana gelebilir. Uranüs'ün ani ve açıklanamayan bir uyarısına tepki olarak bireyin sık sık evlenmesine neden olduğu gerçeği vardır.
Nişan yapma konusuna da düşünmeden girilir. Dolayısıyla, böyle bir durumda dikkatli olmalı ve direnmek gerekir. Basmakalıp ve aktif olmayan tipte birini aramak zorunlu olur. Aslında haritadaki bu yerleşime sahip biri için böyle bir insanla beraberlik mümkün değildir. Ama bu evde Uranüs gezegeni olan biriyle evlenmek, diğer erkekler ve kadınlar için olağanüstü ve hesaplanamaz bir şeydir.
Çünkü Uranüs'ün daima önemli bir yanı vardır. Bir şekilde temas edilen kişinin öyle ya da böyle ondan çok daha üstün olması gerekir. Böyle yapılan bir evlilik elbette mutsuz geçer. Zira Uranüs'ün aniliği ve her gittiği yerde çıkardığı rahatsız edici atmosfer, huzur ve mutluluk konusunda elverişsizdir. Tabii bu durumun istisnaları da olabilir.
Örneğin kişi bu evin gücünü iyi bir şekilde ağırladığında ve Uranüs açıları iyi durumda olduğunda, varlığını ve eşindeki Uranüs faktörünün bilimle alakalı olduğunu gösterebilir. Yeterli vasıflara sahip olmayan genç bir kadın, bazı bilim dallarında çalışan ünlü bir erkekle, zengin bir firmanın yöneticisiyle veya devlet memuruyla evlenebilir ve onun için ev işlerini çekip çevirebilir.
Fakat bunlar istisna olarak kabul edilir. Çünkü sorun çıkması kaçınılmaz olduğundan, pek çok durumda evliliği tamamen sekteye uğratabilir, nişan yapıldıysa atılmasına veya başka sorunların meydana gelmesine sebep olabilir. Konuyla ilgili en bilinen olay Kraliçe Elizabeth'in durumudur. Kendisi Tudor hanedanının son varisiydi ve evlilik onun için herkesten daha önemliydi. Oysa kraliçenin hükümdarlık tarihi, başarısızlıkla sonuçlanan evlilik görüşmesinin tarihidir.
Talihsiz evliliğe başka bir örnek Louis XVI ve Marie Antoinette evliliğidir. Eşi Uranüs gezegeniyle tanımlanır ve karakterindeki şaşırtıcı acayiplik, Fransız devriminin birtakım nedenlerini belirleyen faktördür. Bir başka örnek de Napolyon'dur. İlk evliliği boşanmayla sonuçlanmış, ikinci evliliğinde Uranüs'ün etkisi daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır. Çünkü Maris Louise Avrupa'nın en büyük prenseslerinden biriyken, o sadece Korsikalı bir maceraperestti.
Gerçi önemli ölçüde sosyallik olmuş ama bu düzensiz beraberlikte bir an bile mutluluğa rastlanmamış. Ondan beklenen siyasi kazanımlar da gerçekleşmemiş. Öyle ki, müttefik olarak bile yardım ederken hep zorluk çıkarmış. Tarih okurları veya Edmond Rostand'ın altı katılımcılık oyunu olan L'Aiglon'ın da aşina olduğu gibi, bir mirasçının sorusu hiç de öyle dostane bir şekilde cevaplanmamış.
Kişinin sanatçı olduğu ve yapısı gereği alışılmadık olana sempati duymaya hazır olduğu yerde, Uranüs'ün etkisi sebebiyle kötü niyeti kabul etmez. Mesela seçkin bir aktrisle evlenen Maurice Maeterlinck, mesleğinin onda sıra dışı bir şok etkisi yapmadığı gibi, bundan rahatsız olması için de bir sebep olmamış. Bu mesele Fransız toplumuna göre skandal olabilir ama bunu bir noktaya kadar değerlendirmek gerekir.
Okurlar da Marcel Schwob'ın yalnızca mesleği gerekçesiyle III. Paris'in en çekici ve yetenekli kadınlardan biriyle olan evliliğinin neden olduğu meseleleri hatırlar. Uranüs'ü ev çizgisinde yani evin eşiğinde olan Thomas Henry Huxley'in evliliğiyle ilgili sorun çıkaran burç olmadığına dair tüm bunlara itiraz edilebilir. Ama Yedinci Evi, Venüs ve Jüpiter'in 60 derecelik açısıyla birleşerek takdire şayan bir değer kazanır.
Kendini bilime bu kadar adayan bir insan söz konusu olunca, Uranüs'ün etkisi halkla olan ilişkiler ve evin sağladığı diğer faktörler gibi evlilik üzerinde net olmayabilir. Nitekim etkisi fırtınalı olur. Bu konularda kişinin zirveye yükselmesine de neden olur ama kariyeri asla pürüzsüz olmaz. Kaldı ki, Huxley ve Blavatsky, hayatlarının neredeyse büyük bir kısmını dünyayı sarsabilen tartışmalar içinde geçirmişlerdir.
Maurice Maeterlinck, pek tartışmaya açık olmasa da Max Nordau'nun zamanından bugüne kadar birçok kez saldırıya maruz kalırken, aynı yorum J.P. Morgan için de geçerlidir. Napolyon ve Kraliçe Elizabeth'in dış politikası savaşmaktı. Her ikisinin de hayatları boyunca umutsuzca bir maceraya atılmadıkları dönem neredeyse hiç olmadı. Kraliçe Elizabeth aynı zamanda kız kardeşinin hükümdarlığı esnasında her bakımdan tutsaktı.
Uranüs'ün buradaki varlığının bazen eşinin veya muhtemelen iş ortağının ani bir kaza geçirmesine, hatta vefata kadar giden bir duruma neden olduğu ortaya çıkabilir. Öte yandan, gerekli gözden geçirmeyle birlikte daha önce belirtilenlerin tümü geçerli olabilir. Bu bireyin çeşitli iniş çıkışlardan sonra ayrılması yüksek ihtimal dahilinde olan bir beraberlikte baskın figür olması da bir gerçektir.
Uranüs'ün erkek üzerinde Ay'dan, kadında Güneş'ten etkilenmesi, talihsizlik içeren açılardan veya geçişlerden kaynaklanan bir sorundan dolayı acı çekmesi yüzünden, eşinin aniden veya kötü bir şekilde vefatıyla sonuçlanan bir durum meydana gelebilir. Uranüs'ün ani ve açıklanamayan bir uyarısına tepki olarak bireyin sık sık evlenmesine neden olduğu gerçeği vardır.
Nişan yapma konusuna da düşünmeden girilir. Dolayısıyla, böyle bir durumda dikkatli olmalı ve direnmek gerekir. Basmakalıp ve aktif olmayan tipte birini aramak zorunlu olur. Aslında haritadaki bu yerleşime sahip biri için böyle bir insanla beraberlik mümkün değildir. Ama bu evde Uranüs gezegeni olan biriyle evlenmek, diğer erkekler ve kadınlar için olağanüstü ve hesaplanamaz bir şeydir.
Uranüs'ün Yedinci Evdeki Enerjisi
Birebir ilişki içinde olduğu eş ve insanlar, düzensiz ve tutarsız davranışlarından şikayet ederler. Fakat gerçekliği ve sadeliğiyle büyülenirler. Sorumluluk almaktan çekinse de, ilişkilerin kaçınılmaz bir şey olduğunu düşünür. Özgürlüğü seven yapısı sebebiyle bağlı hissetmekten nefret eder. İlişki fikri esas doğasına biraz yabancı kalabilir. Bir eşte kendini güvende hissetmek için belirli bir mesafe koyabilir ya da kişisel özgürlük kısmı arayabilir. İdeal eşi de en az onun kadar özgür biri olur.0
3
0
0
0
0