Onuncu Evdeki Şiron
Şiron 10. Evde
10. Evdeki Şiron itibarınızda yatan en derin yaranızı gösterir. Bu kolay bir açıklamadır ama pratikte o kadar kolay değildir. Tanınmak, beğenilmek, başarılı ve saygı duyulan biri olmak istiyorsunuz. Diğerleri size değer vermedikçe ve bunun elle tutulur nedenleri olmadıkça kendinizi değerli bulmanız zordur. Öte yandan, yaptığınız şeylerin kendinizden çok başkalarına hitap ettiğini düşünebilirsiniz.
Başarısızlıktan korktuğunuz için başarılı olmaktan da korkabilirsiniz. Bunların arka planında hep korku vardır. Başarılı olmak istiyorsunuz çünkü reddedilmekten korkuyorsunuz. Alay edilmekten de korktuğunuz için denemekten ve başarmaktan korkuyorsunuz. Kariyerinizden korkarsınız çünkü sürekli kendi ihtiyaçlarınızı ihmal ediyorsunuz ve ne kadar ileri de gitseniz kendinizi o kadar ihmal ediyorsunuz.
Gerçekten olmak istediğiniz kişiyi ve tüm bunları kabullenerek bu sorunu çözebilirsiniz. Kendinize kim olduğunuzu ve sizi neyin mutlu edeceğini sorun ve peşinden gidin. Başkalarını değil, kendinizi memnun etmek için bir şeyler yapın. Bu ister başarılı olmak için olsun isterse bir ağacın altında oturup kitap okumak olsun fark etmez. Kendinizi kabul ederek iyileştirin.
İnsanlar yaslanıp ağlamak için onun omuzlarına ihtiyaç duyarlar. Kötü zamanlarda yanlarında olur ve kendilerini toparlamalarını sağlar. Yapılması gerekenleri bilen, onlara doğru ve elverişli yöntemlerle yardım etme konusunda iyi bir pratik çizsisi vardır. Dünyanın yükünü sırtında taşıyormuş gibi olduğu için taşıdığı yüklerin bir kısmını kenara bırakmayı, bir kısmını da başkalarının sırtına yüklemeyi öğrenmelidir.
Toplum kurallarıyla ilgili sorun yaşayabilir. Toplumda gizlice çiğnenen ve hatta çiğnenmesi beklenen sahte kurallar da vardır. Bu kurallar kimine göre doğruyken kimine göre geçersizdir. Seksle alakalı kurallar bunlara örnektir. Geçmişte çoğu insan çiğnemeleri gerektiğini düşündükleri sahte kuralları ve hiç bahsetmedikleri gerçek kuralları bilmelerine rağmen, bu kuralların hepsini kamuoyu önünde kabul etmişlerdir.
Bu mesele günümüzde daha karmaşık bir konu haline gelmiştir. Her yeni nesil, sahte kurallara uymadığını ve uymayacağını söyler. Sahte kurallara olan bağlılık asla gündeme gelmediği için bu yaklaşımları sorun olmamıştır ama gerçek kurallara uyulma ve bağlılık takibi halen devam etmektedir.
Sonuç olarak, geriye kalan tek şey sahte toplum kurallarının açıkça reddedilmesi ve çiğnenmesidir. Bu durum gerçek kuralların mağduru olan insanların işlerini zorlaştırır çünkü karşı çıktılar diye bilindikleri için mağdur olmalarıyla ilgilenilmez.
Birisi baskıcı yöneticinin konuşmalarına gülerken, bir başkası onu eleştirerek hiçbir şeye müsade etmediğini beyan eder. Üçüncü şahıs çıkıp ikinciyi eleştirir çünkü yönetici eleştirilemez. Burada ikinci şahsın durumu çok kötü olur çünkü ifade özgürlüğüne izin verilmediğini ilan etmiştir ve çiğnenmemesi gereken kuralı çiğnemiştir.
Günümüzde aynısı olmasa da dünyanın birçok yerinde böyle bir düzen vardır. İnsanlar yeteri kadar özgür olsalar da politikada, iş yerinde, okulda, arkadaş ortamında ve toplum içinde çiğnememeleri ve dikkat etmeleri gereken birtakım kurallar ve prensipler vardır.
Örneğin çöpü yere atmamak, kanunlarda olmasa bile toplumun etik bir kuralıdır. Çöpün yere atılmaması için bu kuralı söylemeye gerek yoktur ama bu kurala uymayıp çöpü yere atanlar da vardır. Daha sonra ceza kesildiğinde veya yaptıklarının etik olmadığı söylendiğinde, kamuoyu önünde kuralın olduğunu ama uymadıklarını kabul ederler.
Freud, "İnsanları birbirine bağlayan doğal, güçlü ve zevkli bir enerjiden sadece korkulmaz, aynı zamanda nefret edilir" demiştir. Seks yapmaya karşı özgür bir tavrımız olduğunu düşünebiliriz ama halen söylenmeyen ya da zaten fark edileceği için söylenmemesi gereken birtakım etik kurallar vardır ve sadece farklıdırlar.
İnsanlar önceden fiziksel kontrollerini kaybetmekten korkuyorlardı. Bugün duygusal kontrollerini kaybetmekten korkuyorlar. Mantık dışı duygularımızdan korkabileceğimiz gibi, bunları belirtmenin ve onaylamanın tabu olduğunu da düşünebiliriz.
Aşık olmak her insan için yoğun bir tutku ve arzuya yenik düşmeyi ifade eder. Manevi açıdan sevgiye lâyık bir eş bulmak isterken, her şeyi tüketen tutkular tabu haline gelebilir ama en azından uygun olmayan biri yüzünden tutkuların bizi tüketmesine izin vermemeliyiz.
Tutkuları tarafından tüketilen, cinsel yapısını, kıskançlığını ve gelenekçi yapısını kabullenen biri, cinsel çekimi kolayca hissedemez veya en azından kabul edemez. Hissettiği yoğun tutku ve arzular, cinsel çekime maruz kaldığında derin bir manevi bağlantı hissettiğini iddia eder ama fiziksel arzuların duygusal olarak üstesinden gelmenin zor olduğu bir gerçektir.
Aynısı tüketici arzularımız için de söylenebilir. Son çıkan telefonu alıp bitmek bilmeyen isteklerimizi gidermek için bahaneler buluruz. Aslında telefonumuz vardır ama biz yine de yenisine sahip olmak isteriz. İstediğini satın alamayanlar da toplumun gizli bir kuralını çiğneyerek kendilerini dışlanmış hissederken, ilişkileri manevi standartlara göre yaşayamayanlar da kendilerini dışlanmış hissedebilirler.
Başarısızlıktan korktuğunuz için başarılı olmaktan da korkabilirsiniz. Bunların arka planında hep korku vardır. Başarılı olmak istiyorsunuz çünkü reddedilmekten korkuyorsunuz. Alay edilmekten de korktuğunuz için denemekten ve başarmaktan korkuyorsunuz. Kariyerinizden korkarsınız çünkü sürekli kendi ihtiyaçlarınızı ihmal ediyorsunuz ve ne kadar ileri de gitseniz kendinizi o kadar ihmal ediyorsunuz.
Gerçekten olmak istediğiniz kişiyi ve tüm bunları kabullenerek bu sorunu çözebilirsiniz. Kendinize kim olduğunuzu ve sizi neyin mutlu edeceğini sorun ve peşinden gidin. Başkalarını değil, kendinizi memnun etmek için bir şeyler yapın. Bu ister başarılı olmak için olsun isterse bir ağacın altında oturup kitap okumak olsun fark etmez. Kendinizi kabul ederek iyileştirin.
Şiron'un Onuncu Evdeki Enerjisi
Şiron'u 10. Evde olan insan küçük yaştan itibaren kendisi ve başkaları adına sorumluluk almak zorunda kalmıştır. Genç yaştan itibaren yetişkin rolünü üstlenmenin nasıl bir şey olduğunu bilir. Gençken bakıcılık yapabilir veya duygusal açıdan kırılgan bir ebeveyne sahip olabilir. Başkalarının ihtiyaçlarını ilk sıraya koymayı daha çocukken öğrenmiştir.İnsanlar yaslanıp ağlamak için onun omuzlarına ihtiyaç duyarlar. Kötü zamanlarda yanlarında olur ve kendilerini toparlamalarını sağlar. Yapılması gerekenleri bilen, onlara doğru ve elverişli yöntemlerle yardım etme konusunda iyi bir pratik çizsisi vardır. Dünyanın yükünü sırtında taşıyormuş gibi olduğu için taşıdığı yüklerin bir kısmını kenara bırakmayı, bir kısmını da başkalarının sırtına yüklemeyi öğrenmelidir.
Toplum kurallarıyla ilgili sorun yaşayabilir. Toplumda gizlice çiğnenen ve hatta çiğnenmesi beklenen sahte kurallar da vardır. Bu kurallar kimine göre doğruyken kimine göre geçersizdir. Seksle alakalı kurallar bunlara örnektir. Geçmişte çoğu insan çiğnemeleri gerektiğini düşündükleri sahte kuralları ve hiç bahsetmedikleri gerçek kuralları bilmelerine rağmen, bu kuralların hepsini kamuoyu önünde kabul etmişlerdir.
Bu mesele günümüzde daha karmaşık bir konu haline gelmiştir. Her yeni nesil, sahte kurallara uymadığını ve uymayacağını söyler. Sahte kurallara olan bağlılık asla gündeme gelmediği için bu yaklaşımları sorun olmamıştır ama gerçek kurallara uyulma ve bağlılık takibi halen devam etmektedir.
Sonuç olarak, geriye kalan tek şey sahte toplum kurallarının açıkça reddedilmesi ve çiğnenmesidir. Bu durum gerçek kuralların mağduru olan insanların işlerini zorlaştırır çünkü karşı çıktılar diye bilindikleri için mağdur olmalarıyla ilgilenilmez.
Birisi baskıcı yöneticinin konuşmalarına gülerken, bir başkası onu eleştirerek hiçbir şeye müsade etmediğini beyan eder. Üçüncü şahıs çıkıp ikinciyi eleştirir çünkü yönetici eleştirilemez. Burada ikinci şahsın durumu çok kötü olur çünkü ifade özgürlüğüne izin verilmediğini ilan etmiştir ve çiğnenmemesi gereken kuralı çiğnemiştir.
Günümüzde aynısı olmasa da dünyanın birçok yerinde böyle bir düzen vardır. İnsanlar yeteri kadar özgür olsalar da politikada, iş yerinde, okulda, arkadaş ortamında ve toplum içinde çiğnememeleri ve dikkat etmeleri gereken birtakım kurallar ve prensipler vardır.
Örneğin çöpü yere atmamak, kanunlarda olmasa bile toplumun etik bir kuralıdır. Çöpün yere atılmaması için bu kuralı söylemeye gerek yoktur ama bu kurala uymayıp çöpü yere atanlar da vardır. Daha sonra ceza kesildiğinde veya yaptıklarının etik olmadığı söylendiğinde, kamuoyu önünde kuralın olduğunu ama uymadıklarını kabul ederler.
Freud, "İnsanları birbirine bağlayan doğal, güçlü ve zevkli bir enerjiden sadece korkulmaz, aynı zamanda nefret edilir" demiştir. Seks yapmaya karşı özgür bir tavrımız olduğunu düşünebiliriz ama halen söylenmeyen ya da zaten fark edileceği için söylenmemesi gereken birtakım etik kurallar vardır ve sadece farklıdırlar.
İnsanlar önceden fiziksel kontrollerini kaybetmekten korkuyorlardı. Bugün duygusal kontrollerini kaybetmekten korkuyorlar. Mantık dışı duygularımızdan korkabileceğimiz gibi, bunları belirtmenin ve onaylamanın tabu olduğunu da düşünebiliriz.
Aşık olmak her insan için yoğun bir tutku ve arzuya yenik düşmeyi ifade eder. Manevi açıdan sevgiye lâyık bir eş bulmak isterken, her şeyi tüketen tutkular tabu haline gelebilir ama en azından uygun olmayan biri yüzünden tutkuların bizi tüketmesine izin vermemeliyiz.
Tutkuları tarafından tüketilen, cinsel yapısını, kıskançlığını ve gelenekçi yapısını kabullenen biri, cinsel çekimi kolayca hissedemez veya en azından kabul edemez. Hissettiği yoğun tutku ve arzular, cinsel çekime maruz kaldığında derin bir manevi bağlantı hissettiğini iddia eder ama fiziksel arzuların duygusal olarak üstesinden gelmenin zor olduğu bir gerçektir.
Aynısı tüketici arzularımız için de söylenebilir. Son çıkan telefonu alıp bitmek bilmeyen isteklerimizi gidermek için bahaneler buluruz. Aslında telefonumuz vardır ama biz yine de yenisine sahip olmak isteriz. İstediğini satın alamayanlar da toplumun gizli bir kuralını çiğneyerek kendilerini dışlanmış hissederken, ilişkileri manevi standartlara göre yaşayamayanlar da kendilerini dışlanmış hissedebilirler.
0
2
0
0
1
0